6 Kasım 2013 Çarşamba

Türban sakızı

ben de çok bilgili sayılmam,
dindar değilim tamam, ama dinci hiç mi hiç değilim,
yani dini siyasete ona buna kullanıp da ağzımda sakız yapmıyorum,
her bir olayı tesettüre bağlayıp olaydan sıyrılmaya çalışmıyorum..

kendimi biliyorum, dinin gereklerini tamamını hatta birçoğunu yerine getirmediğimi de biliyorum,
5vakit farzdır, bir cumaları bir de bayram namazlarını kılarım,
tamam şarap içmem ama giderim biramı rakımı içerim..

birbirleriyle çelişiyor belki yaptıklarım ama bunu "benim kendime göre inancım böyle" diye yapmıyorum,
din "böyle olmasını emrediyor ama ben hatalı olduğunu bilmeme rağmen böyle yapıyorum" diyorum...

her emrini gerçekleştirmem belki ama dinin temel derslerini, duygularını ve ahlakını aldığımı düşünüyorum,
insanlara davranırken adil, hoşgörülü, iyi niyetli olmaya çalışıyorum,
kötü söz söylememeye çalışıyorum, yalan söylememeye, başkalarına zarar vermemeye,
onları üzmemeye çalışıyorum..

yaptığım ve dinin emretmediği şeyler ise kendimden başka kimseye zarar vermiyor,
içiyorsam kendime, namaz kılmıyorsam kendime, başıım örtmüyorsam kendime vs..
(içip saçmalayıp da başkalarına zarar verenlerden, alkollü araç kullanıp ölümlere yol açanlardan olmadığımı belirterek..)

öyleyse, ki dinin emrettiği de budur, her türlü hoşgörü sahibi olmaktır önemli olan,
inanırsın inanmazsın, yaşayan diğer insanlara saygı göstermek mecburiyetindesin..

olay örtünmek örtünmemek, tesettürün serbest olup olmaması değil,
bence olsun herkes istediği şekilde yaşasın giysin çıkarsın,
ama daha fazla dini malzeme olarak kullanmasın..

kendileri gibi olmayanlara pis, kirli diyerek ötekileştirmesinler,
sadece kendilerini en üst görmesinler..

tamam müslümanlık en son, en doğru en yüce dindir, (müslümanlığa inanlara göre)
kendileri bu şekilde düşündükleri için müslüman olmayanları ötekileştirme yoluna gitmesinler,
inançlarına düşüncelerine yaşam tarzlarına karışmasınlar...

türban isteyene serbest olurken, istemeyene de zorunlu olmasın !
örtünenler kadar örtünmeyenleri de savun koru o zaman,
tayin, atama yapacakken eşinin başına bakma,
okuldaki başı açık öğretmenlere baskı yapma!

doğrudan değil mahalle baskısı yolu ile yapılıyor bunlar,
onlar gibi olmaya zorunlu seçmeli olarak yönlendiriliyorlar..
yarın bir gün de yasalaşır bu mahalle baskısı rejimi demedi demeyin..

kutsal kitaplar okuyanın yorumuna göre değişiyor,
aslında bu kutsal kitapların temeli,
yani somut net kurallar yok, soyut anlatımlar var..
böylece her döneme, her asıra hitap edebiliyor..
aslında herkesin kendisinin okuyup anlam çıkarması
ona göre yaşaması gerekiyor, ancak okumayı bilmediğimiz için,
din alimlerine bakıyoruz... tarikatlar da burada çıkıyor zaten,
farklı gruplar aynı kitabı farklı şekillerde yorumladıkları ve farklı yollar çizdikleri için,
farklı tarikatlar ortaya çıkıyor ki tarikat da yol demek..

son olarak;
#1 başörtüsünün farz olduğunu düşünmüyorum (okuduklarımdan yola çıkarak),
daha detaylı bilgi sahibi olan birine danışmanın gerektiğini de söyleyerek şunları belirteyim,
başörtüsü zamanında asil, zengin, hür kadınların, köle kadınlardan ayrılması için çıkarılmış,
kölelerin örtünmesi yasakmış, bu şekilde görünce anlıyormuşsunuz.. yani din emrinden ziyade
bir sosyal sınıf göstergesi imiş..
kadınlar hür ve cariyeler diye ikiye ayrılırmış, hürler kapanır cariyeler erkekler kadar mahrem yerlerini
kapatırlarmış, hatta cariyelerin örtünmeleri yasakmış, Halife Ömer'in namaz kılarken başını örten bir
cariyerin başını açtığı ve sen hür kadınlara mı özeniyorsun diyerek azarladığı biliniyor..
yani örtünmek dinin bir gereği emri değildir, olsa idi belirli bir sınıfa özgü olamazdı çünkü din
bütün kadınları kapsar hür olanları değil...

Ayrıca Nur 31'deki kapama emri de göğüs için imiş, baş için değil..
bu arada tesettürün kelime anlamı zorla baskı ile kapanma kapatma demek imiş..
ek bilgi olarak da şunu söyleyeim, eskiden bu hür kadınlara serbest denirmiş,
ser: baş demek oluyor, best: bağlanmış,
yani başı bağlanmış olmak hür olmanın göstergesi oluyor..
düşünün eğer hürlerin başı açık, kölelerin kapalı olması durumu söz konusu olsaydı belki de
şu an hiçbir sorun olmayacaktı..

#2 alkolün haram olması konusunda da iki farklı görüş söz konusu imiş, (farklı tarikat yorumları)
birincisi her türlü alkolün haram oluşu,
ikincisi de şarabın kesinlikle haram iken diğer içkilerin mekruh olduğu..
(yani olmasa daha iyi olur şeklinde)

kaynak: İslam nasıl yozlaştırıldı (Yaşar Nuri Öztürk)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder